Makaleler Biyografiler Ressamlar Nuri Abaç (1926-2008)
Makale Başlığı: Nuri Abaç (1926-2008)

Nuri Abaç (1926-2008)

Yazar: Yrd.Doç.Dr.Özand Gönülal • Eklenme Tarihi: 23.11.2005 • Görüntüleme: 6.572

Özet:
1926 yılında İstanbul’da doğan Nuri Abaç’ın çalışmalarında resimsel bir kesişme ile karşılaşılmaktadır. Bu kesişmenin temelinde Anadolu kültürü ve gelenekleri yatmaktadır. Kesişme, bu taban üzerinde Türk kültürünün geleneksel resim tavrı ile batı resim anlayışı arasında gerçekleşmektedir.

Kelimeler:
Nuri Abaç

Nuri ABAÇ

1926 yılında İstanbul’da doğan Nuri Abaç’ın çalışmalarında resimsel bir kesişme ile karşılaşılmaktadır. Bu kesişmenin temelinde Anadolu kültürü ve gelenekleri yatmaktadır. Kesişme, bu taban üzerinde Türk kültürünün geleneksel resim tavrı ile batı resim anlayışı arasında gerçekleşmektedir. Kompozisyonlarında seçtiği tema ile yer alan figürler tamamıyla Anadolu kültürünü yansıtmaktadır. Ancak resimsel dil açısından biri, minyatürlerdeki hacimsizlik ile batıda Bosch’tan itibaren değişik süreçlerde karşımıza çıkan sürrealist (gerçek üstü) anlayışın belirlediği iki yol görülmektedir.


Abaç, resimle Levy’nin atölyesinde tanışmıştır. 1944 yılında Güzel Sanatlar Akademisine girmiş ancak Mimarlık Bölümünde eğitimini sürdürerek 1950 yılında mezun olmuştur. Resim ve Mimarlık çalışmalarını birlikte sürdürmüştür. 1950-1960 yılları arasında Mersin’de , 1960’tan sonra 1978 yılına kadar Ankara’da devlet dairelerinde mimar olarak görevyapmıştır.


Öğrencilik yıllarında Akbaba ve Karikatür dergilerinde çalışmıştır. Nuri Abaç 1950 yıllarından itibaren fantastik bir bakış açısını resimlerinde ortaya koymaya başlamıştır. Onun resimlerindeki kompozisyon unsurları ve betimsel özelliklerinde rüya boyutunun ifadelerini görmek mümkündür. Dolayısıyla, gerçek olması mümkün olmayan ancak doğrudan gerçek yaşamın içinde olan öğeleri kullandığı görülmektedir. Örneğin bir lokomotif gerçek bir dünyanın unsurudur. Fakat bacasından çıkan dumanın, gidiş yönüne doğru çıkması, eğer geri gidiş vurgulanmıyorsa, ressamın fantazisidir. Lokomotifin etrafında yer alan figürlerin olağan gündelik yaşam bireyleri olmasına karşın üç kollu bir figürün yer alması ressamın fantazisi olarak ortaya çıkmaktadır. Yine bu figürlerin arasındaki bayan figürünün giysisi geleneksel özellikleri yansıtmaktadır.


Abaç’ın resimlerinde kullandığı gemiler, İstanbul şehri hatları vapurlarını anımsatmaktadır. Ancak vapur ikinci plandadır. Vapur pencerelerinden gösterilerilen figürler, toplum içindeki farklı kesimlerin temsilcisi olarak ön plana çıkmıştır. Ancak bazı resimlerde görülen gemilerin burnu, Anadolu dışındaki bazı kültürlerin mitolojik öğelerini kullandığı görülmektedir.


Diğer yandan, gemi motifini kullandığı bir başka resimde lunapark havası izlenmektedir. Burada, geleneksel gölge oyununun figürlerinin yer alması , kompozisyonun temasının geleneksel bir eğlenceyi fantezi dünyasına taşıdığını düşündürmek tedir. Kompozisyonlara baktığımızda figür sayısının çokluğu göze çarpmaktadır. Ayrıntılarda günlük yaşamdan kesitler belirtilmektedir.
Kaya Özsezgin’in yazdığı bir eleştiride ressamın gelenekle olan bağlarını ve gerçek üstü tavrını şöyle belirtmektedir: “Onun bilinçaltı dünyasını dile getiren, daha doğrusu onun bilinçaltı dünyasıyla resimlerindeki mitolojik varlıklar ile Hitit rölyefleri arasında bağıntı kuran, çok figürlü, geniş boyutlu resimleri herşeyden önce fantastik bir yüzey ilişkisinin boyutları arasında biçimleniyor. Hitit tanrı ve tanrıçaları, masal figürleri, karagöz tasvirleri saçaklanmış çizgi ve renk alaşımları arasında izleyiciye zaman zaman göz kırpmaktadır.”


Özsezgin’inde belirttiği gibi, resimlerdeki gerçek üstü anlayış batılı gerçek üstü anlayıştan daha farklıdır. Nuri Abaç’ın çağdaşı olan, bir çok cumhuriyet dönemi ressamından farkı, batı resim anlayışının etkisini sıkısıkıya yaşamamış ve resimlerinde yansıtmamış olmasıdır.