Makale Başlığı: Eski resimler

Eski resimler

Yazar: Hakkı Yalçın • Eklenme Tarihi: 23.05.2006 • Görüntüleme: 3.399

Özet:
Mahallenin ortasında çamaşır yıkardı kadınlar. Döktükleri suların oluşturduğu minik gölette, sarı saman çöpünün üzerindeki böcekler, ihtisas konumuzdu.

Kelimeler:

Eski resimler

Mahallenin ortasında çamaşır yıkardı kadınlar. Döktükleri suların oluşturduğu minik gölette, sarı saman çöpünün üzerindeki böcekler, ihtisas konumuzdu.
Onca suya, bir saman çöpüyle meydan okumanın, bizim dizimizdeki yaralarla büyümemizle bir bağlantısı olurdu. Çıplak ayakla, boş arsalarda oynuyoruz futbolu.
Teldolabı var, buzdolabı yok, buzu kiloyla satın aldığımız yıllar. Yusuf Tunaoğlu var o zamanlar, top ayağına geldiği zaman hayat duruyor. George Best dünyada neyse, Beşiktaşlı Yusuf bizde o. Duvarlara sloganlar yazılmıyor ama yüreklerin duvarlarında "Best Yusuf" yazılı.. Yusuf da, Best gibi kendine kıyıyor!

***

Sazın tellerine vuranların türküsü duyuluyor akşamları. Komşuluğun tadına doyulmuyor. Yazlık sinemalarda Ahmet Tarık Tekçe moda, Vahi Öz ile Mualla Sürer yılın çifti. Her mahallede bir Sadri Alışık mevcut. Camiden çıkanlar dostluğu kardeşliği konuşuyor, partileri değil. 25 Kuruş'lar, şimdiki gibi değil, Allah'ına kadar harçlık. Mithatpaşa Stadı'na bir girdik mi, iki maç üstüste seyrediyoruz. "Lefter misin kardeşim!" diyorlar, mahallede kral çalım atanlara. Fenerbahçeli Lefter var o zamanlar, hala var. Top ayağına geldiği zaman, sanki bir sihirbazın şapkasından tavşan çıkıyor.

***

Erol Büyükburç gençliğin ilahı. Mutfak penceresinden cennetin sesleri geliyor.
Radyoda, "Burası Marmara'nın Sesi Radyoları, şimdi maç nakline başlıyoruz" diye bir ses duyduğumuz zaman, hayat duruyor. Zarif adamların işi spikerlik. "Faul" dedikleri zaman, görmeden anlıyoruz. Şimdi gördüğümüz golleri bile, seksen kere tekrarlayan adamlara spiker diyorlar. Şimdi, gördüklerimizi bizden gizlemeye çalışanlara inat, görmediklerimizi bizlere anlatıyor spikerler.
Futbol, güneşin altında oynanan bir oyun. 5'erli maç yapıyoruz, kaleler taştan. "6'da haftaym 12'de biter." Mantar tabancalı dekman, erkek oyunu. Duvarlarda "Ali Ayşe'yi seviyo!" Kalede panter gibi duruyor Turgay Şeren...
Yeni çıkan otomobillerden çok, onu konuşuyoruz gece gündüz.

***

Yoksulluğumuz masal tadında. Teneke sobaları tutuştururken, gazetelerin spor sayfalarına kıyamıyoruz. Şenol-Birol-gol" tribünlerin yeni sloganı.
Tarikatlar, futbola ağırlığını koymamış henüz. İskenderun'da, Atatürk büstüne bir saldırı yapılıyor da, şehitler bile ayağa kalkıyor. Analarımızın başında örtü var, biri elini uzatsın da görelim. Ama "türban" diye bir meselemiz yok! Mahallemizdeki kapıların kilidi bile yok, kalleş politika kardeşliği öldürememiş daha! Aşklar aşk, insanlar insan! Beşiktaş, "Ahmet"ten geçilmiyor, hepsinin de klası var ama Küçük Ahmet başka...

***

Ne kadar umutsuzluk varsa hayatımızda, o kadar umut vardı. Hepsini çaldılar. Şimdi tarikatlar, şeyhler ve rica ederek düşen takımları ligde bırakan kulüp başkanları belirliyor futbolun kaderini. Ne gazetelerin namusu kaldı, ne televizyonların ahlakı. Artık hiçbir şeyimiz yok. Bugünlerden yarınlara kalacak "futbolcu resimlerimiz" bile...
... Omuzlarındaki meleklerini düşürdü insanlar. Ya da acımasızca öldürdü...
Bütün mesele bu...

Hakkı Yalçın / Temmuz-2005

Makale Detaylar

Gönderen: Serdar

Kategori: Makale ve AraştırmalarKöşe YazılarıEski resimler

Derecelendirme: %100

Yazar İletişim: Unknown

2 kişi yorum yapmış.

webmaster - 02.06.2006
Paylaşımınız için teşekkürler.
CINNET - 24.05.2006
Biliyorum;benden böylesi bir tepkiye alışık değildir sanatteorisi okurları ama yine de bir umut gerek..."gecenin en karanlık olduğu an,aydınlığa en yakın zamandır". Fakat yine de şunu biliyor ve söylüyorum: yeni bir dünya,yeni bir tür doğuyor,hazır olalım.

Sadece üyeler yorum yazabilir. Üye olmak için tıklayın.