Makaleler Makale ve Araştırmalar Makaleler Genç Sanatçıların Teknoloji Hayranlığı ve Geleceğin Sanatına Dair İp Uçları
Makale Başlığı: Genç Sanatçıların Teknoloji Hayranlığı ve Geleceğin Sanatına Dair İp Uçları

Genç Sanatçıların Teknoloji Hayranlığı ve Geleceğin Sanatına Dair İp Uçları

Yazar: Yrd.Doç. Devabil Kara • Eklenme Tarihi: 15.08.2009 • Görüntüleme: 3.788

Özet:
Makineler ve makine ürünlerinin insanın yaşamına girmesi ile oluşan yeni kültür, yarattığı karmaşıklık ile insanın görme biçimini pek çok engel ile karşı karşıya getirdi. Makineler çalışan hareketli ünitelerdir. Onları yalnızca dış görünüşleri ile anlamaya çalışarak kavramak mümkün değildir.

Kelimeler:
geneç, sanat, sanatçı, teknoloji, gelecek, geleceğin sanatı, makale, teknik

Makineler ve makine ürünlerinin insanın yaşamına girmesi ile oluşan yeni kültür, yarattığı karmaşıklık ile insanın görme biçimini pek çok engel ile karşı karşıya getirdi. Makineler çalışan hareketli ünitelerdir. Onları yalnızca dış görünüşleri ile anlamaya çalışarak kavramak mümkün değildir. Onları görsel olarak en yetkin biçimde algılamanın yolu, görünen fonksiyonel bağlantıların dinamik değerlerini anlamakla mümkün olur. İnsan yapısı bu varlıklar, çağımızda hayatımızın her alanına girerek kültür varlığımızın yadsınamaz bir parçası haline geldiler. Fiziksel varlıkları ile doğal çevremizde yaptıkları değişimin yanı sıra yaşamımızda düşünmemiz, hissetmemiz ve tepkilerimiz bu mekanik, elektronik kültürle yeniden şekillenmekte, durmaksızın değişime uğramaktadır. Görsel ve algısal bilincimizi derinden etkileyen bu değişimler günümüz sanatının anlatım elemanları olarak sanat yapıtlarında da yerlerini aldılar.

İnsanlar her alanda olduğu gibi sanatı da uygularken, sergilerken teknolojinin ürettiği tekniklerden yararlana gelmişlerdir. Bu teknik nesnelerin niteliği, çağın teknik gelişimi ve değişimi ile paralellik gösterir. Günümüz koşullarında hem teknolojik açıdan bilgi olarak hızlı bir ivme ile dönüşüme uğrayan yaşamı kavramak durumunda olan sanatçı, diğer yandan bu değişimin görsel dünyamıza kattığı değerler ile hem estetik hem de düşünsel anlamda hesaplaşma durumundadır. Sanatçı için değişmez olan özelliklerden biri, sanatını yaparken kendine uygun bir anlatım dili oluşturacak tekniği seçmesidir. Tekniği burada yalnızca araç, gereç, aygıtlar olarak teknik nesne anlamında değil onu da aşan bir beceri, kullanım, başarma, bulup buluşturma anlamında algılamak gerekir. Çünkü sanatçının teknik yeterlilikleri bilmesi dışında aracın yapısına uygun estetik gereklerin neler olduğunu da bilmesi gereklidir.

Bugünün insanı, yaşadığı teknolojik ortam içerisinde, eskisinden çok daha da hızlı bir değişim içine girmiştir. Samuel Morse’un telgrafı icadından ve bu buluşun kendi adıyla anılmasından bu güne sanatçılar yeni medya teknolojisinin ürettiği anlatım araçlarına büyük ilgi göstermiştir. Sanatın teknoloji karşısında aldığı tavır İtalyan Fütüristlerin onu yüceltmesinden, Marcel Duchamp ve Francis Picabia gibi Dada sanatçılarının hicivli yergilerine kadar geniş bir yelpazede çeşitlilik gösterir.
Sanatçıların farklı sanat, bilim ve düşün alanlarıyla kurdukları ortaklıklar, geleneksellik duygusu ve anlayışı taşımayan çalışmalar üretmelerine neden olmuştur. 21.yüzyıl sonrası etrafımızı teknolojik aletlerin kuşattığı ve teknolojik çalışmaların artık hayatımızın her aşamasında karşımıza çıktığı görülmektedir. Sanatta bu ortamla uyum içerisinde varlığını sürdürmektedir.



Acaba bu uyum sanatçılar açısından bir kısır döngü mü oluşmaktadır, bir tıkanmamıdır.? Sanatın sürekli kendini yeniliyor olması, sanatçının tartışmaya eğilimli bir uyumsuz olması nerede? Bugün teknolojinin ürettiği anlatım araçlarını kullanılmasına rağmen hemen hemen her sergide aynı imgelerin tekrarını görmek yüzyılımızın başlarında Kazimir Malevich öfkeyle söylediği “Uçaklarımızla uçmaya başladık fakat sanatımız hala çok gerilerde bir yerde.” Sözünü hatırlatıyor.


Dış dünyanın optik karmaşası fiziksel bir güç alanı oluşturur. İnsanın gözü bu güç alanı içerisinde sürekli bombardımana tutulmaktadır. Dış güçlerin bu optik etkilerini sinir sistemimiz sayesinde algılar ve bunu iç dünyanın kuvvetleriyle özümseyerek kendi değer ölçülerimize göre şekillere ve figürlere dönüştürürüz.

Günümüz dünyasında özellikle göze ve kulağa hitap eden yeni teknolojik araçların kullanımıyla oluşturulan çağımıza özgü estetik değerler yeni görsel duyumsamalar ve algı yöntemleri geliştirmemize neden olmuştur. Özellikle dijital ortamda oluşturulan estetik değerler doğal ortamlarda ki görsel ve işitsel değerlere sahip değillerdir. Dolayısıyla bu değerleri algılama yaklaşımımız, geleneksel yöntemlerle üretilen değerlere yaklaşımımızdan farklı olacaktır. Diğer yandan bilimsel gelişmeler de duyu tanımında ve geleneksel beş duyu anlayışında farklı bakış açıları geliştirmektedir. İç algılar, mekanik algı gibi yeni algıların varlığı çağımızın değerlerini daha kolay anlamamızı sağlıyor. Bu da bu günün sanatını oluşturan genç sanatçıların yeni donanım ve kavramlar karşısında geliştirdikleri yeni tavrın, aslında doğal bir sürecin sonunda gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor. Geçmişe oranla daha fazla kavramsal ve görsel kargaşa içerisinde kendilerine yeni ifade biçimleri yaratmaya çalışan genç sanatçılar, geçmişten çok bugüne bakarak hayatı dünden daha farklı kavramaya çalışmaktadırlar.


Sanatçının geçmişten günümüze peşinden koştuğu şeyin nesnellik olduğu savından yola çıkarsak bugünün sanatçısının yeni teknoloji ile vardığı nesnellik anlayışının geleneksel olandan oldukça farklı olduğunu görmekteyiz. Geçmişe göre daha çok nesnenin bilgisine varmaya çalışan bu nesnellik, hem görsel ve hem de işitsel farklı algılama isteği içerir.

Çağımız ürettiği teknoloji; yeni görme biçimleri, algılama yöntemleri ve yaşamı farklı kavrayış düzlemlerini de beraberinde getiriyor. Artık bilgi toplumlarından söz ediyoruz. Çağı yakalamak ancak üretilen bilgileri kavramaktan geçiyor. Böyle bir ortamda gelecek kuşakları yetiştirmek adına eğitim kurumlarına çok önemli görevler düşüyor. Genç nesillerin hem birey olmak, hem de evrensel olana uyum gösterme arasında ki dengeyi kurmalarında yol gösterici olacak eğitim modellerini üretmek üniversitelerin görevidir.


KAYNAKLAR
Gibson James,”The perception of the visual world” Originally Publihed in 1950 by Houghton Mifflin Company, Boston.
Devabil KARA, "Sanatçı Kişiliğinde Pisikolojik Algı" Sanatta Yeterlik Tezi, 1993 Garaudy Royer, “Picasso-Saint-John Perse- Kafka”Panel yayınevi, çev. H.Doğan, 3.Basım,1991